Özgür Özel: Çok üzüldüğüm birtakım ithamlarda bulunuluyor…

CHP Küme Lideri ve Genel Lider Adayı Özgür Özel, CHP Vilayet Başkanlığı’nı ziyaret etti. Özel’e, İzmir Milletvekilleri Gökçe Gökçen, Deniz Yücel, Murat Bakan, Ednan Arslan, Karşıyaka Belediye Lideri Cemil Tugay, Gaziemir Belediye Lideri Halil Arda, Güzelbahçe Belediye Lideri Mustafa İnce, Eski CHP İzmir Vilayet Lideri Alaattin Yüksel, evvelki periyot CHP milletvekillerinden Atilla Sertel, Kamil Okyay Sındır, Bedri Serter, Kani Beko, Musa Çam ve çok sayıda partili eşlik etti. 

ANKA Haber Ajansı’ndan Sultan Hareket Keleş‘in aktardığına nazaran, CHP İzmir Vilayet Başkanlığı önünde konuşan Özel, şunları söyledi:

Bugün birazdan tüm vilayetlerimizde, tüm ilçelerimizde yapılacak olan çelenk sunma merasimleriyle birlikte Cumhuriyet’imizin 100. yılının kutlamaları resmen başlayacak. İzmir’den Cumhuriyet’in değerini en çok bilen, Cumhuriyet kurulsun diye birinci kurşunu atan, kurtuluşun, kuruluşun kenti, Atatürk’ün anneciğini bağrında tutan hoş İzmir, Cumhuriyet Bayramınız kutlu olsun.

“BU HALKIN GÖNLÜNDEN NE CUMHURİYET NE ATATÜRK SEVGİSİNİ SÖKEMEZSİNİZ”

Bu güzelim bayramı hak ettiği üzere kutlatmayanlar, gerekli hazırlıkları yapmayanlar, 100. yılı değersizleştirmeye çalışanlar şunu bilsinler ki; anma aktiflerini az yapabilirsiniz, konserleri az yapabilirsiniz, resepsiyonları iptal edebilirsiniz, Atatürk’ün ismini andırmamayı beceri sanabilirsiniz… Fakat bu milletin, bu halkın, bu İzmir’in, bu ülkenin gönlünden ne Cumhuriyet ne Atatürk sevgisini sökemezsiniz.

“LAİKLİK PRENSİBİNE SONUNA KADAR SAHİP ÇIKMAK HEPİMİZİN BOYNUNUN BORCU”

Ben dün hepiniz ismine İstanbul Pendik’teydim. Aydın’da KYK yurdunda asansöre binmeye çalışırken, bakımsız -Makine Mühendisleri Odası yerine bakım yetkisi diğer bir tarafa verilmiş- uzun müddettir bakım görmeyen bir asansörde oluşan bir kazadan sonra 19 yaşında Zeren Ertaş evladımız feci halde hayatını kaybetti. Ailesi Bursa’daydı, cenazeyi Pendik’te defnettiler. Sizin isminize oraya gittim.

Acılı babası evladını devlete emanet etmişti lakin 19 yaşındaki evladının tabutunu dün bütün Türkiye, daima birlikte omuzlamak zorunda kaldık. Arkadaşları yansılı, ağlıyorlar, çok üzgünler, ‘Katil KYK’ diye bağırıyorlar. Evet, bir katil var. O katil; çocuklar barınacak yer bulmasın, yurtlara kolay yerleşmesin, ‘bize yakın cemaatler, tarikatlar mesken açsın, yurt açsın, gencecik zihinleri alalım, dindar ve kindar bir jenerasyon yetiştirelim’ hevesinde olanlar kimse katil odur, Zeren’nin katili onlardır. TOKİ’ye Cumhuriyet yurdu yaptırmak yerine, Cumhuriyet’in evlatlarının barınma problemini çözmek yerine o evlatları tarikatlara itmeye çalışanlardan da onlar bunları yaptıkça gereğini yapmayıp sessiz kalanlardan da ‘Acaba biz bunlara en üst perdeden itiraz edersek birilerini ürkütür müyüz?’ diye sessiz kalanların, duranların, geri adım atanların da Zeren’in annesinin gözyaşlarından alacak dersi var. Bundan sonra bilhassa Cumhuriyet’in kurucu kıymetlerinin en başında olan, inanan için inanç özgürlüğü fakat herkes için hayat biçiminin korunması demek olan laiklik prensibine sonuna kadar sahip çıkmak hepimizin boynunun borcudur. Hepimizin boynunun borcudur.

“‘HAMAS TERÖR ÖRGÜTÜ DEĞİL’ DİYEN ZAT…”

Geçtiğimiz günlerde bir terör örgütü, müzikli görüntülerle da sonra servis ettikleri biçimde günler, geceler hazırlandılar; uyumakta olan sivil insanlara füze saldırısı düzenlediler, Hamas terör örgütü. Hamas’ın bu teröründen sonra İsrail devlet terörüne girişti. O günden bugüne Filistin’de 3 bini çocuk 7 bin 326 kişi hayatını kaybetti. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak; Hamas terörünü de İsrail’in yaptığı devlet terörünü de amasız fakatsız ve sivillere yönelen her türlü şiddeti kınıyoruz, karşısındayız; terör kimden ve nereden gelirse gelsin lanetliyoruz.

Ama bu ülkeyi yönetip de terörü lanetlemeyenler var, bu ülkeyi yönetip ‘Hamas terör örgütü değildir’ diyenler var. Bugün Cumhuriyet’in en üst koltuğunda oturup ‘Hamas terör örgütü değildir’ diyen zat bundan sonra dünyada terörle gayretimizi anlatırken neden yalnız kalıyoruz diye düşünmesin. ‘Senin teröristin berbattır, benim teröristim iyidir’ diye bir anlayış olmaz. PKK dahil, FETÖ dahil, Hamas dahil temiz kanı akıtan tüm teröristlere lanet olsun.

“İZMİR’İN DELEGESİ ‘ASKER’ DENİYOR, İZMİR’İN DELEGESİ MUSTAFA KEMAL’İN ASKERİ” 

Şüphesiz ziyaretimizin bir ehemmiyeti de 5 Kasım günü yapılacak olan kurultayımızda, Cumhuriyet’in 100. yılında Cumhuriyet Halk Partisi’ni yönetecek genel lidere ve takımlara karar verilecek. Bu kararı, Türkiye’nin dört bir yanından seçilmiş 1200 delegemiz verecek. Kimi tartışmalar yapılıyor, çok üzüldüğüm kimi ithamlarda bulunuluyor, kimi cümlelerin içinde Cumhuriyet’in amiral gemisi İzmir’imizin de ismi geçiyor. Diyen var ki; İzmir’in delegesi askermiş, İzmir’in delegesi ne söylenirse onu yaparmış. Vallahi yanlışsız, İzmir’in delegesi asker, üyesi de asker. Hepimiz askeriz, Mustafa Kemal’in askerleriyiz.

İzmir’in delegesinin de Van’ın, Antalya’nın, Tekirdağ’ın, Şırnak’ın, Kayseri’nin, Konya’nın, Sinop’un, Hakkari’nin delegesinin de, Ankara’nın ve İstanbul’un delegesinin de ortak özelliği şudur: Şah damarında parti sevgisi, şah damarında Atatürk sevgisi atar. Bizim delegemiz o denli kimin kulağına ne dediğine, çeşitli münasebet ağlarına, birkaç ay sonraki farklı tercihleri kimin yapacağına, birtakım bağ düzlem ve düzenlemelerine değil; bu partinin geleceğine, bu ülkenin geleceğine, bu partinin bir daha muhalefette kalmamasına ne karar vermesi gerekiyorsa o kararı verir ve ardında durur.

Ben sizden, burada İzmir’in ve Türkiye’de 1200 seçilmiş delegemizin vicdanlarının gereğini, akıllarının gereğini, duyduklarının gereğini ve gördüklerinin gereğini yapmalarına, yapacaklarına inanarak sizden onlara bütün ön yargılardan arınmak, zincirlerden kurtulmak için bir kuvvetli dayanak istiyorum. Delegelerimizi alkışlayın.

Bizim delegemiz gelmeden evvel berbere masraf. Biz düğüne sarfiyat üzere kongreye gideriz, kurultaya gideriz. Berber kendisini tıraş ederken ona diyorsa ki; ‘Başkanım sokakta bir değişim talebi var, değişim olursa uygun olur, olmazsa işimiz kötü’ diyorsa, bizim delege kulağına söyleneni değil, kulağından duyduğunu yapar, buna yürekten inanıyorum.

Türkiye’nin dört bir yanından Ankara’ya gelip konutuna dönecek olan delegelerimize şunu söylüyoruz: Sakın ha sakın şunu yapın, bunu yapın demiyorum. Haftaya bugün bu saatlerde Ankara’da olacaksınız ve bundan 10 gün sonra da yeniden memleketlerinizde olacaksınız. Ankara’ya gelmeden evvel aklına, vicdanına, kalbine güvendiğiniz herkese; evladınızdır, ananız, babanızdır, komşunuzdur, alışveriş yaptığınız market, ekmek aldığınız fırın, gazete aldığınız bayi, mezun ettiğiniz öğrenci, öğretmen konutunda oturduğunuz arkadaşınız, yolda karşılaştığınız asker arkadaşınızdır. Lütfen sorun: Cumhuriyet’in 100. yılında nasıl bir parti, Cumhuriyet’in 100. yılında umut için, Cumhuriyet’in 100. yılında bir daha bu parti muhalefette kalmasın diye, Cumhuriyet’in 100. yılında bu parti ayağa kalksın diye, sokak ne diyorsa, evlat ne diyorsa, ana ne diyorsa, komşu ne diyorsa, arkadaş ne diyorsa onun gereğini yapın, bu partinin önünü açın. Sizden bunu bekliyoruz.

“PARTİNİN GENEL BAŞKANLIĞINA DEĞİL,  TÜRKİYE’DE İKTİDARINA TALİBİZ” 

Ben 1985’in 5 Eylül’ünde Bornova Anadolu Lisesi’ne geldim, ayağımda kısa pantolon vardı. Emekli öğretmen babam cebime 2 bin lira para koydu, bugünkü parayla 20 lira. ‘Memur çocuklarıyla gez, diğerleriyle gezersen sen onlara, ben sana mahcup olurum’ dedi. O cebindeki parayla İzmirlilere, İzmirli öğretmenlerime emanet etti, gitti. 10 yaşımdan 17 yaşına kadar İzmir’de yatılıydım. Ege Üniversitesi Eczacılık’ta okudum. Eşimi, Didem’i orada tanıdım. Askere gittim, kuramı çekecektim periyot ikincisi oldum, ‘İstediğin yere git’ dediler, Ege Deniz Bölge Komutanlığı’na geldim. 10 yaşında kısa pantolonlu Özgür Özel, 24-25 yaşında hayata tezkereyi ve bugün içinde çabayı başlangıcı daima siz İzmirlilerle birlikte yaptı. Artık ben buraya baba ocağına, anamın kucağına, İzmirlilerin yanına, siyasi görüşlerimin oluştuğu, havasından, suyundan hoş insanından çok şey öğrendiğim, büyüdüğüm kente geldim. Bir yola çıktık, yürüyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi’nin İzmir’deki üyeleri yürü derlerse, daima birlikte evvel partide, sonra Türkiye’de iktidara yürüyoruz. 4’ünde partinin genel başkanlığına değil, partinin Türkiye’de iktidarına talibiz. 4’ünde, 5’inde ne sonuç alırsak alalım, görünen o ki çok düzgün bir sonuç alacağız fakat ne sonuç alırsak alalım, hepimiz bu partinin neferiyiz. Biz kazanırsak da salona 43 vilayet lideriyle girip 81 vilayet lideriyle el ele çıkacağız. Kaç delegeyle girersek girelim, 1200 delegeyle, 1370 toplam delegeyle dışarı çıkacağız. 1,5 milyon Cumhuriyet Halk Partiliye sahip çıkacağız. Partinin kapılarını sonuna kadar açacağız ve Cumhuriyet Halk Partisi’ni süratle büyüteceğiz.

Burası Cumhuriyet Halk Partisi. Cumhuriyet Halk Partisi, baba ocağıdır. Bunu bir defa daha, bir kere de İzmir’den, bütün İzmirlilere söyleyelim; herkes baba ocağına doğar, büyür. Sonra kimi büyüğünü istek eder, kimi küçüğüyle yetinir, kimi ırakta oturur, kimi yakında oturur. Fakat herkes bilir ki; baba ocağı orada durur, çorbası kaynamaktadır, bacası tütmektedir. Başı sıkışan, işi bozulan, dara düşen baba ocağını bilir. Artık biz burada, baba ocağının çorbasını kaynatanlarla, bacası tütsün diye oraya odun çekenlerle beraberiz. Hepinize helal olsun, hepinizi yürekten kutluyorum.”

Kaynak: Cumhuriyet
Kaynak Url: https://www.cumhuriyet.com.tr/siyaset/ozgur-ozel-cok-uzuldugum-bazi-ithamlarda-bulunuluyor-2135011?utm_medium=KategoriSayfasi&utm_source=KategoriSayfasi