Kanseri yenen Yelda öğretmen, kendisi üzere kanser hastalarına umut oldu

Bornova Anadolu Lisesi’nde misyon yapan Ayda Lal (17), Mina (15) ve Sina İdil (13) isminde 3 çocuğu bulunan 25 yıllık Türk Lisanı ve Edebiyatı öğretmeni Yelda Yiğit’e ileri evre göğüs kanseri teşhisi konuldu. Tedavisine başlanan Yiğit, rahatsızlığı nedeniyle öğrencilerinden 3,5 yıl uzak kaldı. 3 ay evvel hastalığı denetim altına alınan Yiğit, öğrencilerine kavuştu.

Uzun bir mühletin akabinde öğrencilerine kavuşmanın memnunluğunu yaşadığını lisana getiren Yiğit, kanserle çaba ederken en büyük destekçisinin bayan ve çocuklar olduğunu söyledi. Yiğit, tedavisi mühletince kendisi üzere kanser hastası bayan ve çocuklara umut olmak için tecrübelerini çeşitli seminerlerde ve platformlarda aktardığını belirtti. Tecrübelerini aktararak düzgünleştiğini lisana getiren Yiğit, öğrencilerinin gücünün kendisini daima zinde tuttuğunu belirterek, “İyi ki öğretmenim” dedi.

Kanser tedavisinin uzun ve güçlü bir süreç olduğunu söz eden Yiğit, etkin olarak kemoterapi ve radyoterapi süreçlerinin bittiğini, hastalığının denetim altına alındığını anlattı. Fakat bedeninin hala kitle ürettiğini belirten Yiğit, uzun müddetli tedavi alırken damar yolu bulunamadığı için göğsüne port takıldığını söyledi.

‘YARALANDIĞIM YERDEN BEŞERE ULAŞTIM’

Kanserin güç bir hastalık olduğunu tabir eden Yiğit, kelamlarını şöyle sürdürdü:

“Uzun mühlet kemoterapi gördüm ve tedaviye cevap vermedi. Çok sayıda uzun ameliyat geçirdim. Kemoterapilere devam ettim. Çok düşüp ağladığım vakitler oldu. Lakin beni şifalandıran vakitler bunlardan daha fazlaydı. Yaralandığım yerden insanlara ulaştım. Kanser güç bir hastalık, yaralandığınız yerden birilerini şifalandırabiliyorsunuz.

Bu bana çok uygun geldi. Köylere gittim. Oradaki bayanlara göğüs kanserini anlattım. Beslenmenin ne kadar tesirli olduğunu anlattım. Sonra yolum LÖSEV’e çıktı. Ege Üniversitesi ile birlikte internet üzerinden seminerler yaptık. LÖSEV’in çeşitli toplantılarına katılıp hayatımı anlattım.

Kendi ömrümdeki kesitlerle bayanlara ilham olmaya çalıştım. Gittiğim her yerde yolum bir kanserli bayanla kesişti. Güç bir tedavinin sonucunda her şey denetim altına alındı. Okula gelir gelmez öğrencilerimle mükemmel bir LÖSEV Kulübü kurdum. Ulusal Eğitim’e bağlı okullarda bunun muadili yok.”

‘SAÇLARIM DÖKÜLÜNCE ÇIPLAK KALMIŞTIM’

Kemoterapi nedeniyle saçları döküldüğünde kendisini berbat hissettiğini belirten Yiğit, “İsteğim dışında saçlarımı alıp götürdüler. Bu benim için çok trajikti. Çıplak kalmıştım. Bütün kadınlığım gitmişti güya. Kanser sürecinde saçları dökülen tüm bayanlar bu duyguyu hissediyor. İnsanların bana, ‘Kökü sende’ demesi beni daha çok yaraladı.

Kökünün bende olduğunu biliyorum. Ancak saçlarımı bırakmanın yasını tutarken bunun beşerler tarafından küçük görülmesi beni çok rahatsız ediyordu” tabirlerini kullandı.

‘ÇOCUKLARA SARILMAK BENİ İYİLEŞTİRDİ’

Tedavisinde muvaffakiyete ulaşmanın, ilaçların yanı sıra yürüttüğü faaliyetlerle de ilgili olduğuna dikkati çeken Yiğit, “Yürüttüğüm faaliyetler tedavinin muvaffakiyete ulaşmasında yüzde 100 tesirli oldu. Bedeninizde salgılanan her şey sizi güzelleştirmeye ya da daha makus yapmaya hizmet ediyor. Bunları yaptıkça güzelleştim. O çocuklara sarılmak beni güzelleştirdi. Portum var. Tedavileri buradan alıyorum.

Damarlarımız bir müddet sonra duvar üzere sertleşiyor. İğne o bedene damar yoluna giremez oluyor. Damarlarım sertleşince parmak aralarımdan ve daha bir sürü yerden damar bulma denemeleri yaşadım. Sonra port taktırdım. Benim üzere kanser hastası ve portlu birini gördüğümde ‘port kardeşliği’ diyorum. Bilhassa çocuklar çok memnun oluyor” dedi.

‘ÖĞRENCİLERİMİN GÜCÜ BENİ ZİNDE TUTTU’

Kadın olmanın hem çok hoş hem de çok ağır olduğunu kaydeden Yiğit, bu müddette 3 kızını düşünüp üzüldüğünü belirterek şu sözleri kullandı:

“Anneyim. Anne olmasam bile içimdeki bayan o kadar güçlü ki. Bayana ses verip sarıp sarmaladığınız sürece aşamayacağı hiçbir şey yok. Bir bayan başka bir bayanı severse bu dünya kurtulacak. Öğrencilerimin gücü de beni zinde tuttu. Meslek hayatımda öğretmekten çok daima öğrendim. Onlar bana çok şey öğretti. Âlâ ki öğretmen olmuşum. Onlar yarın hayata katıldıklarında benden duyduklarını diğerlerine aktaracaklar. Bu da benim en büyük mirasım olacak.”

11’inci sınıf öğrencilerden Tuana Alagöz (16), “Yelda Hoca’nın her derse girdiğinde bize ‘Nasılsın?’ diye sorması, bizi dinlemesi, moralimizin bozuk olduğunu fark ettiğinde ‘İyi misin?’ diye sorması bizim için çok kıymetli. Yurtta kalıyorum. Ailem her an gelemez lakin biraz hasta olduğumda biliyorum ki Yelda Hoca beni kesinlikle arar. Kesinlikle bir gereksinimim olup olmadığını sorar. Bu benim için çok manalı. Zira İzmir’de bunu yapabilecek bir yakınım yok. İnsan olarak bizi düşündüğünü hissetmemiz memnunluk veriyor.

Ona sahip olduğumuz için çok şanslıyız. Âlâ ki gelmiş, bizimle bir arada olmuş zira biz onunla çok mutluyuz” dedi. Öğrencilerden Çağatay Küçük (16) de “Yelda Hoca bizim için bir edebiyat öğretmeninden çok fazlası. O bir hayat öğretmeni üzere. Kendi deneyimlerinden olsun, gördüklerinden, yaşadıklarından, bize tecrübelerini aktarıyor. Bunlar bize çok yararlı oluyor” diye konuştu.

Kaynak: Memurlar
Kaynak Url: https://www.memurlar.net/haber/1094955/kanseri-yenen-yelda-ogretmen-kendisi-gibi-kanser-hastalarina-umut-oldu.html