Site Rengi

Bornova'dan…

EÜ Rektörü Prof. Dr. Budak, MTÜ’de tarımın kıymetini anlattı

Ege Üniversitesi Rektörü ve Ziraat, Orman ve Su Ürünleri Eğitim Konseyi Başkanı Prof. Dr. Necdet Budak, Türkiye’de tarımsal öğretimin başlamasının 179’uncu yıl dönümü dolayısıyla Malatya Turgut Özal Üniversitesi (MTÜ) tarafından düzenlenen Tarım Bayramı etkinliğinde konferans verdi.

  • 11 Ocak 2025
  • EÜ Rektörü Prof. Dr. Budak, MTÜ’de tarımın kıymetini anlattı için yorumlar kapalı
  • 124 kez görüntülendi.
EÜ Rektörü Prof. Dr. Budak, MTÜ’de tarımın kıymetini anlattı
TEKİL YAZI 1 REKLAM ALANI

Ege Üniversitesi Rektörü ve Ziraat, Orman ve Su Eserleri Eğitim Kurulu Lideri Prof. Dr. Necdet Budak, Türkiye’de ziraî öğretimin başlamasının 179’uncu yıl dönümü hasebiyle Malatya Turgut Özal Üniversitesi (MTÜ) tarafından düzenlenen Tarım Bayramı etkinliğinde konferans verdi.  

Malatya ziyareti kapsamında Malatya Valisi Seddar Yavuz’u ve İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nusret Akpolat’ı makamlarında ziyaret eden Rektör Prof. Dr. Budak, sekizinci Cumhurbaşkanı merhum Turgut Özal’a ilişkin fotoğrafların ve şahsî eşyaların sergilendiği “Turgut Özal Müzesini” de gezerek incelemelerde bulundu.

Türkiye’de ziraî öğretimin başlamasının 179’uncu yıl dönümü hasebiyle MTÜ Battalgazi Konferans Salonunda düzenlenen “Tarım Bayramı” aktifliğine katılan Rektör Prof. Dr. Budak, yaptığı sunumla tarımın ehemmiyetini anlattı. Programa; MTÜ Rektörü Prof. Dr. Recep Bentli, İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nusret Akpolat, EÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İlkin Şengün, Malatya Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Fevzi Çiçek, Malatya İl Protokolü, MTÜ Ziraat Fakültesi üst idaresi, üniversite çalışanı ve öğrenciler katıldı.

Etkinlikte “Tarıma Genel Bakış” başlıklı bir sunum gerçekleştiren EÜ Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, “Tarımın yapılabilmesi için en kıymetli ögeler toprak,  su ve tohumdur. Ülkemiz, toprak verimliliği açısından orta verimli bir toprak yapısına sahiptir. Düşünüldüğü üzere toprak yapısı güçlü bir ülke değildir. İnsanlık tarihinin en değerli buluşu olan ziraî üretim, birinci defa Anadolu topraklarında gerçekleşmiştir. Yani toprak yapımız sabanla, pullukla birinci işlenen topraklardır. Ziraat Fakülteleri başta olmak üzere Tarım Bakanlığı, TAGEM Genel Müdürlüğü üzere birçok ünite, ülkemiz toprağının ıslahına yönelik çok sayıda ar-ge projeleri yapmaktadır. Daha da ileri boyutta ülkemizdeki toprakla tarım dalı ile birlikte bilimsel üretim de yapılmaktadır” dedi.

Suyun, tarımdaki ehemmiyetine değinen Prof. Dr. Budak, “Bitkisel üretim için su olmazsa olmazdır. Ülkemiz ziraî üretimini etkileyen su faktörü, ülkemize düşen yıllık bazda düşen yağış ölçüsü rejimi ile yakın bağlıdır. Ülkemizde yağış rejimi sistemsiz olması nedeniyle su zengini bir ülke değildir. Türkiye, 12. Kalkınma Planı dahil bugüne kadar Cumhuriyet tarihinde yapılan kalkınma planlarında ziraî kalkınmayı en çok etkileyen su derdini aşabilmek için devlet su işlerine ve yatırımlarına her vakit özel bir değer vermiştir. Yapılan çalışmalarla Türkiye’de sulanabilir alan ölçüsü yüzde 81,9’a çıkmıştır” dedi.

“Tohum, milletlerarası arenada stratejik bir ürün”

Tarımsal üretimin verimliliğini ve kalitesini belirleyen ana ögenin tohum olduğunu lisana getiren Prof. Dr. Budak, “Tohum, memleketler arası arenada stratejik bir eserdir. Tohum konusunda ülkemizde Tarım Bakanlığı başta olmak üzere üniversitelerimizde ziraat fakültelerimizin tarla ve bahçe bitkileri kısmında bitki ıslahı ve genetik kürsüsünde çeşit geliştirme yeni tohum çeşitleri geliştirmek ismine çok sayıda ar-ge projesi yapılmaktadır. Türkiye tohum anlamında ciddi bir mesafe kat etmiştir. Özellikle tohum çeşit ıslahı konusunda buğday, çeltik, patates, mısır gibi ülkemizin stratejik ürünlerinde yeterli denebilecek düzeye gelmiştir” dedi.

Tarımda iklim değişikliğinin önemli bir faktör olduğunu söyleyen Prof. Dr. Budak, “İklim değişikliği, gerek Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarında gerekse ülkemiz 12. Kalkınma Planında çok ciddi şekilde yer verilen bir durumdur. Tarımın, insanın pek fazla kontrol edemeyeceği su gibi, toprak gibi, çevresel iklim değişikliği gibi konular nedeniyle tarımsal üretimden insanoğlu uzaklaşmaktadır. Küresel iklim değişikliği başta olmak üzere çeşitli kısıtlar nedeniyle insanoğlu dijitalleşen, şehirleşen ve bilgi teknolojilerinin hızla geliştiği bu çağda sosyal yaşamı da dikkatine alarak çiftçilikten uzaklaşmaktadır. Ülkemizde çiftçilerin yaş ortalaması 55’tir. Özellikle genç nüfus çiftçilikten uzaklaşmaktadır. Bütün bu zorluklara rağmen devletler vatandaşlarının gıda güvenliğini temin etmek, sağlıklı gıdaya ve yüksek miktarda gıdaya erişebilmeyi sağlamak adına tarım politikalarını özel önem vermektedir. Bu anlamda da Tarım Bakanlığı birçok destekleme politikasıyla çiftçiyi desteklemektedir” dedi.

“Dünya nüfusunun sağlıklı beslenmesi tarımsal üretime bağlıdır”

Artan dünya nüfusunun sağlıklı yaşam sürmesinin tarımsal üretime bağlı olduğunu ifade eden Prof. Dr. Budak, “Artan dünya nüfusunun sağlıklı, dengeli beslenmesi  tarımsal üretime bağlıdır. Bir taraftan 1 milyon insan obezite ile mücadele ederken diğer bir kısmı açlıkla mücadele ediyor. Bu nedenle FAO gibi uluslararası örgütler dünyada tarımın gelişmesi ve insanların sağlıklı gıdaya ulaşması için çeşitli faaliyetlerde bulunmaktadır. Özellikle Covid pandemisinden sonra  dünyada maddi durumu iyi olan aileler gıda masraflarına çok yüksek miktarda para harcamaya başlamıştır. Dünyanın en zengin olarak belirtilen insanları toprak ve tarlaya yatırım yapmaya başlamıştır. Sağlıklı gıdaya talep her geçen gün artmıştır. Hem zengin hem de yoksul kesimde kırsalda yaşama isteğinde artış görülmüştür” diye konuştu.

“Koruyucu hekimlik, tarım ve gıdandan geçer”

Sağlık ve tarım ilişkisine dikkat çeken Prof. Dr. Budak, “İnsan ömrünün uzamasında sağlık hizmetlerinin çok büyük önemi ve katkısı var. Ama bunun yanı sıra sağlık hizmeti dolayısıyla ortaya çıkan harcamalar bir devlet için önemli gider kalemlerinden birisi. Gelişmiş ülkeler, sağlık harcamalarını azaltmak adına tarım politikalarına özel bir önem atfediyorlar. Tarladan, bahçeden, ahırdan sofraya kadar oluşan gider zincirindeki doğru ilaçlama, doğru gübreleme, doğru muhafaza ve depolama, doğru pişirmeye kadar bilinçli bir toplum oluşturur ve bunu denetleyebilirseniz sağlıklı bir toplum oluşur, böylelikle sağlık harcamaları azalır. Koruyucu hekimlik, tarım ve gıdandan geçer. Bu politikanın doğru yöntemi de özellikle insan sağlığını bozacak tarımsal uygulamaları denetlemek ve doğru yöntemleri üreticilere sunmak ve bunları desteklemekten geçer. Ülkemiz, Anadolu makro ve mikro klimaları ile her bir köşesi ayrı bir değer. Toprağıyla, suyuyla, tohumuyla ayrı bir değer. Bunun kıymetini bilip geliştirilecek politikaların uygulanmasıyla sağlık kurumlarını azaltan, devlete daha az yük olan, ama aynı zamanda daha sağlıklı bir toplum oluşturma imkanımız var” dedi.

“Topraklarımızın kıymetini bilelim”

Prof. Dr. Budak, “Sanayi devrimi, bilgi çağı, yapay zeka çağı gibi birçok alan, ekonomik kazanç anlamında tarımın önüne geçmiş durumda. Ancak gıdanın ve tarımın insan için ve bir ülke için ne kadar stratejik olduğunu asla ve asla unutmamalıyız. Bilgiye dayalı üretim olmadığı sürece uluslararası rekabette yol alamayız. Toprak olmadan bitki, bitki olmadan hayvan, hayvan olmadan gıda olmaz. Topraklarımızın kıymetini bilelim. Toprağa yönelik politikaları yerelden genele birlikte hazırlamalıyız. Bunu yapabilecek akademik güce, üniversitelere ve insan kaynağına sahibiz. Bugün geçmişimizi unutmadan bilimin ışığında çalışarak 85 milyon için üreterek daha güçlü bir ekonomiye sahip olabileceğimize inanıyorum. Sözlerime son verirken bugünkü programa bizleri davet eden Rektörümüz Prof. Dr. Recep Bentli başta olmak üzere MTÜ Ziraat Fakültemize teşekkür ediyorum” diyerek sözlerini noktaladı.

Etkinlik sonunda MTÜ Rektörü Prof. Dr. Recep Bentli, günün anlamına istinaden EÜ Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak’a hediye takdiminde bulundu.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

TEKİL YAZI 2 REKLAM ALANI
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ